Zeynep Nine Bayındır'ı ihya etti!
Baharda şehirlerini süsleyen belediyelerin çiçek ihtiyacını büyük oranda İzmir'in Bayındır ilçesi karşılıyor. 'Neden Bayındır?' diye merak ettik, ilçenin yolunu tuttuk. Karşımıza çiçek yetiştiriciliğine öncülük ederek memleketine yıllık 50 milyon TL para girmesine vesile olan ve ismi efsaneleşen Zeynep Çakır çıktı.
88 yaşındaki Zeynep Çakır, daha genç bir kızken Selanik'in en güzel güllerini yetiştirir. 1941 yılında ailesiyle birlikte Türkiye'ye göç etmek zorunda kalır. İzmir'in Bayındır ilçesine yerleşirler. Çiçeklere olan merakı burada daha da artar. Komşu bahçelerdeki çiçeklerden dallar kırarak evinin önündeki teneke saksılara diker. Ortancalar, begonyalar, şebboylar, küpeler bir anda bahçesinin çehresini değiştiriverir. Kış aylarında çiçeklerini soğuktan korumak için evin salonuna alır.
Bir gün, ilçe merkezinde bakkal dükkânı işleten babasına bir saksı begonya hediye eder. Babası, bu saksıyı dükkânının önüne koyar. Bir yaz günü İzmir Kemeraltı Çarşısı'nda çiçekçilik yapan bir esnafın yolu Bayındır'a düşer. Çiçekçi, bakkal dükkânının önündeki begonyayı çok beğenir ve satın almak ister ama muvaffak olamaz. Bakkala, çiçeği nereden aldığını sorar. "Kızım hediye etti." cevabını alınca Zeynep Çakır'ın evinin yolunu tutarlar.
Çiçekçi, avludan kapıya adım atar atmaz bahçenin güzelliği karşısında adeta çarpılır ve "Burası bir cennet!" der. Dolmuşun koltuklarını yatırarak bahçedeki bütün çiçekleri satın alır. İşte Bayındır'da ismi bir efsane gibi dilden dile dolaşan ve ilçenin çiçekçiliğe başlamasına vesile olan Zeynep Nine'nin hikâyesi 1950'li yıllarda böyle başlar.
Zeynep Nine, çiçek satarak para kazandıkça çevresindekileri de teşvik eder. Söylediği cümle de çok manidardır: "Ottan para kazanıyorum. Kırıyorum, dikiyorum, para kazanıyorum!" İlçedeki yorgancılar, bakkallar, demirciler birer birer dükkânlarını kapatarak çiçek yetiştirmeye başlar. Kadınların yetiştirdiği çiçekleri erkekler çevre illerin pazarlarında satar. Bayındır çiçeği bir anda ünlenir. Aslında ilçenin gülleri haddizatında bir hayli meşhurdur. Osmanlı döneminde saray ve medreseleri buradan giden güller süsler. Zeynep Nine son iki yıla kadar bahçesinde çiçek yetiştirmeye devam eder. Şimdi yaşı ilerlediği için yürümekte zorlanıyor. Bir de kalp büyümesi ve tansiyon şikâyeti var. Burdur'un Çeltikçi ilçesine kızının yanına yerleşmiş. Yardım severliğiyle de tanınan Zeynep Nine'ye geçtiğimiz yıllarda ilçede düzenlenen çiçek festivalinde plaket verilmiş. Zeynep Nine, "Çiçeklerimi çok özlüyorum. Geriye faydalı bir miras bırakacağım için de gönlüm rahat." diyor.
Bayındır, yurt dışına çiçek ihraç eder hale geldi
Bayındır'daki çiçekçilik sektörü, 1980'lerden sonra gelişen seracılıkla birlikte büyümüş. Son 10 yılda ise faaliyet gösteren aile işletmesi sayısı neredeyse yüzde 500 artarak 700'ü bulmuş. Dışarıdan gelen yatırımcılar da ilçeye üretim tesisleri kurmuş. Özellikle büyükşehir belediyeleri artık çevre düzenlemelerine önem verdiği için büyük bir pazar oluşmuş.
Türkiye'deki belediyelerin çiçek ihtiyacının yüzde 70'ini Bayındır karşılıyor. Bu sayede, 20 bin nüfuslu ilçeye yılda neredeyse 50 milyon TL para giriyor. İlçe, son iki yıldır uluslararası çiçek festivali de düzenliyor. Bu festivalle birlikte yurt dışındaki belediyeler de Bayındır'ı tanıma fırsatı buluyor.
Özellikle Azerbaycan, Türkmenistan ve Irak her yıl binlerce çiçek satın alıyor. İlçede faaliyet gösteren iki kooperatif sayesinde üreticilerin hakları da güvence altına alınmış. Eskiden talep fazlası çiçekler çöpe dökülüyormuş. Şimdi ise belediyelerle alım garantili sözleşmeler imzalanıyor. Belediyelerin hangi çiçek türünden ne kadar istediği öncesinden kooperatif üyelerine bildiriliyor. Böylece herhangi bir zarar söz konusu olmuyor. İlçedeki üreticiler, çalı ve ağaç grubu hariç her yıl 40 milyon civarında çiçek pazarlıyor.
Siyaset seraya girdi!
CHP'lilerin ağırlıkta olduğu Bayındır Çiçek Üreticileri Tarımsal Kalkınma Kooperatifi, (BAYÇİKOP), uzun yıllardır başta İzmir Büyükşehir Belediyesi olmak üzere farklı illere ürün pazarlıyor. 2008 yılında AK Partili bir grup üretici, BAYÇİKOP'tan ayrılarak Süs Bitkileri Üreticileri Alt Birliği'ni (SÜSBİR) kurar. 2009 yerel seçimleri ilçede kıran kırana geçer. BAYÇİKOP, o yıl İzmir Büyükşehir Belediyesi ile alım garantili bir çiçek anlaşması imzalayarak CHP'nin oylarını artırmak için çabalar. SÜSBİR ise karşı atağa geçerek seçim bürosuna İstanbul Ağaç AŞ yetkililerini davet eder. SÜSBİR'in bu atağı, seçim sonuçlarının gidişatını da değiştirir.
AK Parti, belediye seçimlerini kazanır. 2011'deki genel seçimler öncesinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ilçeyi ziyaret ederek 8 milyon adetlik bir çiçek alım anlaşması imzalar.
"Zeynep ninenin heykeli dikilsin"
Çiçekçilik, Bayındır'ın sosyo-ekonomik yapısını da değiştirmiş. Kadınlar, ev ve arsa alıp çocuklarını evlendiriyorlar. Genç kızlar da çeyiz parasını seralarda çalışarak biriktiriyor. İlçede işsizlik oranı düştüğü için hırsızlık olayları da azalmış. Zeliha Taştekin, "Eskiden ev hanımıydık, şimdi iş kadını olduk!" diyor. Ankara'da okuyan kızını yevmiyeden kazandığı parayla okutuyor. Kadınlar, günlük 25, erkekler ise 35 TL kazanıyor. Çalışmak isteyene yılın her günü seralarda iş var.
42 yaşındaki Dilek İrim, çiçeklerin ekimi, sulanması ve kasalara dizilmesinden sorumlu. İrim'e göre, çiçek yetiştiriciliği çocuk bakımından daha zor. Bayramlarda bile misafirleri uğurladıktan sonra seraya gidiyorlar. 56 yaşındaki Birsel Sarıoğlu, 25 yıldır çiçekçilik yapıyor. Çiçek yetiştiriciliğine babaannesi sayesinde merak salar. Babaannesi, Bayındır'da çiçekçiliği başlatan Zeynep Çakır'ın komşusu olduğu için mesleğin püf noktalarını ondan öğrenir. Sarıoğlu da diğer Bayındırlı kadınlar gibi Zeynep Çakır'a büyük sevgi ve saygı besliyor. Kadınlar hep bir ağızdan, "Onun heykeli dikilsin." diyor.
Çiçek sevgisi, emekli başkomisere üniversite okuttu
Bayındır'da çiçek ve bahçe bitkileri yetiştiriciliği ile ilgili kafalara takılan bütün sorulara 62 yaşındaki Ali İlkkurşun cevap veriyor. İlkkurşun, başkomiserlikten emekli olduktan sonra yaşına aldırmadan üniversite okumaya karar verir. Bayındır Meslek Yüksekokulu Peyzaj ve Süs Bitkileri Yetiştiriciliği Bölümü'nü kazanır. Mezun olduktan sonra modern anlamda ağaç ve çalı grubu bahçe bitkileri yetiştirmeye başlar.
Babası çiçek yetiştiricisi olduğu için mesleğe de yabancı değildir. İlkkurşun'un bahçesindeki ardıçlar, fıstık çamları, jakarandalar ve baston gülleri öylesine beğenilir ki çevre illerden müşteriler gelmeye başlar. Her yıl ürün çeşitliliğini biraz daha artırır. Bugün 80 çeşit bitki yetiştirerek pazarlayan İlkkurşun, Bayındırlı genç kızlar için de ücretsiz kurslar düzenlemiş.
İşçi olarak geldi, patron oldu
Diyarbakırlı İsmet Kahraman, 1978 yılında gelir Bayındır'a. 10 yaşından itibaren seralarda çalışmaya başlar. Zaten o yıllarda seralarda çalışanların çoğu Diyarbakır, Mardin ve Ardahanlıdır. Bayındır'daki çiçekçilik sektörü biraz da bu sayede gelişme gösterir. İşçi olarak gelen Doğuluların çoğu, bugün kendi işletmelerini kurar. Kahraman, 1992 yılında çalı ve ağaç grubu bitki yetiştirmeye başlar. Ailesiyle birlikte çalıştığı için kısa sürede işlerini büyütür. 3 dönümlük bir alanda mesleğe başlar. Geçen süre zarfında arazisini ona katlar. En son geçtiğimiz yıl 100 bin TL değerinde yeni bir arazi daha satın alır. Kahraman, "Irgat olarak geldim, şimdi kendi işimin patronuyum." diyor.
Yurtta kalan öğrenciler için de gelir kapısı
Manisalı Hakkı Batmaz ile kardeşi Samet Batmaz, Bayındır'a lise okumak için gelmiş. Abi-kardeş, inşat işçisi olan babalarına fazla yük olmamak için hafta sonları seralarda çalışıyor. Hakkı, son üç yıldır seraya geldiği için işi öğrenmiş. Samet ise bu yıl ilk kez kasa taşıyor, çiçek suluyor ve toprak dolduruyor. İki günde kazandıkları 50'şer TL'yi hafta içi 5 gün boyunca harçlık yapıyorlar.
Yurtta kalan öğrenciler, üreticilerin yükünü epey bir hafifletiyor. Hakkı Batmaz, liseden mezun olduktan sonra mütercim tercümanlık bölümünde okumayı düşünüyor. Kardeşi Samet ise elektrik elektronik mühendisliği bölümünü tercih edeceğini söylüyor.
88 yaşındaki Zeynep Çakır, daha genç bir kızken Selanik'in en güzel güllerini yetiştirir. 1941 yılında ailesiyle birlikte Türkiye'ye göç etmek zorunda kalır. İzmir'in Bayındır ilçesine yerleşirler. Çiçeklere olan merakı burada daha da artar. Komşu bahçelerdeki çiçeklerden dallar kırarak evinin önündeki teneke saksılara diker. Ortancalar, begonyalar, şebboylar, küpeler bir anda bahçesinin çehresini değiştiriverir. Kış aylarında çiçeklerini soğuktan korumak için evin salonuna alır.
Bir gün, ilçe merkezinde bakkal dükkânı işleten babasına bir saksı begonya hediye eder. Babası, bu saksıyı dükkânının önüne koyar. Bir yaz günü İzmir Kemeraltı Çarşısı'nda çiçekçilik yapan bir esnafın yolu Bayındır'a düşer. Çiçekçi, bakkal dükkânının önündeki begonyayı çok beğenir ve satın almak ister ama muvaffak olamaz. Bakkala, çiçeği nereden aldığını sorar. "Kızım hediye etti." cevabını alınca Zeynep Çakır'ın evinin yolunu tutarlar.
Çiçekçi, avludan kapıya adım atar atmaz bahçenin güzelliği karşısında adeta çarpılır ve "Burası bir cennet!" der. Dolmuşun koltuklarını yatırarak bahçedeki bütün çiçekleri satın alır. İşte Bayındır'da ismi bir efsane gibi dilden dile dolaşan ve ilçenin çiçekçiliğe başlamasına vesile olan Zeynep Nine'nin hikâyesi 1950'li yıllarda böyle başlar.
Zeynep Nine, çiçek satarak para kazandıkça çevresindekileri de teşvik eder. Söylediği cümle de çok manidardır: "Ottan para kazanıyorum. Kırıyorum, dikiyorum, para kazanıyorum!" İlçedeki yorgancılar, bakkallar, demirciler birer birer dükkânlarını kapatarak çiçek yetiştirmeye başlar. Kadınların yetiştirdiği çiçekleri erkekler çevre illerin pazarlarında satar. Bayındır çiçeği bir anda ünlenir. Aslında ilçenin gülleri haddizatında bir hayli meşhurdur. Osmanlı döneminde saray ve medreseleri buradan giden güller süsler. Zeynep Nine son iki yıla kadar bahçesinde çiçek yetiştirmeye devam eder. Şimdi yaşı ilerlediği için yürümekte zorlanıyor. Bir de kalp büyümesi ve tansiyon şikâyeti var. Burdur'un Çeltikçi ilçesine kızının yanına yerleşmiş. Yardım severliğiyle de tanınan Zeynep Nine'ye geçtiğimiz yıllarda ilçede düzenlenen çiçek festivalinde plaket verilmiş. Zeynep Nine, "Çiçeklerimi çok özlüyorum. Geriye faydalı bir miras bırakacağım için de gönlüm rahat." diyor.
Bayındır, yurt dışına çiçek ihraç eder hale geldi
Bayındır'daki çiçekçilik sektörü, 1980'lerden sonra gelişen seracılıkla birlikte büyümüş. Son 10 yılda ise faaliyet gösteren aile işletmesi sayısı neredeyse yüzde 500 artarak 700'ü bulmuş. Dışarıdan gelen yatırımcılar da ilçeye üretim tesisleri kurmuş. Özellikle büyükşehir belediyeleri artık çevre düzenlemelerine önem verdiği için büyük bir pazar oluşmuş.
Türkiye'deki belediyelerin çiçek ihtiyacının yüzde 70'ini Bayındır karşılıyor. Bu sayede, 20 bin nüfuslu ilçeye yılda neredeyse 50 milyon TL para giriyor. İlçe, son iki yıldır uluslararası çiçek festivali de düzenliyor. Bu festivalle birlikte yurt dışındaki belediyeler de Bayındır'ı tanıma fırsatı buluyor.
Özellikle Azerbaycan, Türkmenistan ve Irak her yıl binlerce çiçek satın alıyor. İlçede faaliyet gösteren iki kooperatif sayesinde üreticilerin hakları da güvence altına alınmış. Eskiden talep fazlası çiçekler çöpe dökülüyormuş. Şimdi ise belediyelerle alım garantili sözleşmeler imzalanıyor. Belediyelerin hangi çiçek türünden ne kadar istediği öncesinden kooperatif üyelerine bildiriliyor. Böylece herhangi bir zarar söz konusu olmuyor. İlçedeki üreticiler, çalı ve ağaç grubu hariç her yıl 40 milyon civarında çiçek pazarlıyor.
Siyaset seraya girdi!
CHP'lilerin ağırlıkta olduğu Bayındır Çiçek Üreticileri Tarımsal Kalkınma Kooperatifi, (BAYÇİKOP), uzun yıllardır başta İzmir Büyükşehir Belediyesi olmak üzere farklı illere ürün pazarlıyor. 2008 yılında AK Partili bir grup üretici, BAYÇİKOP'tan ayrılarak Süs Bitkileri Üreticileri Alt Birliği'ni (SÜSBİR) kurar. 2009 yerel seçimleri ilçede kıran kırana geçer. BAYÇİKOP, o yıl İzmir Büyükşehir Belediyesi ile alım garantili bir çiçek anlaşması imzalayarak CHP'nin oylarını artırmak için çabalar. SÜSBİR ise karşı atağa geçerek seçim bürosuna İstanbul Ağaç AŞ yetkililerini davet eder. SÜSBİR'in bu atağı, seçim sonuçlarının gidişatını da değiştirir.
AK Parti, belediye seçimlerini kazanır. 2011'deki genel seçimler öncesinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ilçeyi ziyaret ederek 8 milyon adetlik bir çiçek alım anlaşması imzalar.
"Zeynep ninenin heykeli dikilsin"
Çiçekçilik, Bayındır'ın sosyo-ekonomik yapısını da değiştirmiş. Kadınlar, ev ve arsa alıp çocuklarını evlendiriyorlar. Genç kızlar da çeyiz parasını seralarda çalışarak biriktiriyor. İlçede işsizlik oranı düştüğü için hırsızlık olayları da azalmış. Zeliha Taştekin, "Eskiden ev hanımıydık, şimdi iş kadını olduk!" diyor. Ankara'da okuyan kızını yevmiyeden kazandığı parayla okutuyor. Kadınlar, günlük 25, erkekler ise 35 TL kazanıyor. Çalışmak isteyene yılın her günü seralarda iş var.
42 yaşındaki Dilek İrim, çiçeklerin ekimi, sulanması ve kasalara dizilmesinden sorumlu. İrim'e göre, çiçek yetiştiriciliği çocuk bakımından daha zor. Bayramlarda bile misafirleri uğurladıktan sonra seraya gidiyorlar. 56 yaşındaki Birsel Sarıoğlu, 25 yıldır çiçekçilik yapıyor. Çiçek yetiştiriciliğine babaannesi sayesinde merak salar. Babaannesi, Bayındır'da çiçekçiliği başlatan Zeynep Çakır'ın komşusu olduğu için mesleğin püf noktalarını ondan öğrenir. Sarıoğlu da diğer Bayındırlı kadınlar gibi Zeynep Çakır'a büyük sevgi ve saygı besliyor. Kadınlar hep bir ağızdan, "Onun heykeli dikilsin." diyor.
Çiçek sevgisi, emekli başkomisere üniversite okuttu
Bayındır'da çiçek ve bahçe bitkileri yetiştiriciliği ile ilgili kafalara takılan bütün sorulara 62 yaşındaki Ali İlkkurşun cevap veriyor. İlkkurşun, başkomiserlikten emekli olduktan sonra yaşına aldırmadan üniversite okumaya karar verir. Bayındır Meslek Yüksekokulu Peyzaj ve Süs Bitkileri Yetiştiriciliği Bölümü'nü kazanır. Mezun olduktan sonra modern anlamda ağaç ve çalı grubu bahçe bitkileri yetiştirmeye başlar.
Babası çiçek yetiştiricisi olduğu için mesleğe de yabancı değildir. İlkkurşun'un bahçesindeki ardıçlar, fıstık çamları, jakarandalar ve baston gülleri öylesine beğenilir ki çevre illerden müşteriler gelmeye başlar. Her yıl ürün çeşitliliğini biraz daha artırır. Bugün 80 çeşit bitki yetiştirerek pazarlayan İlkkurşun, Bayındırlı genç kızlar için de ücretsiz kurslar düzenlemiş.
İşçi olarak geldi, patron oldu
Diyarbakırlı İsmet Kahraman, 1978 yılında gelir Bayındır'a. 10 yaşından itibaren seralarda çalışmaya başlar. Zaten o yıllarda seralarda çalışanların çoğu Diyarbakır, Mardin ve Ardahanlıdır. Bayındır'daki çiçekçilik sektörü biraz da bu sayede gelişme gösterir. İşçi olarak gelen Doğuluların çoğu, bugün kendi işletmelerini kurar. Kahraman, 1992 yılında çalı ve ağaç grubu bitki yetiştirmeye başlar. Ailesiyle birlikte çalıştığı için kısa sürede işlerini büyütür. 3 dönümlük bir alanda mesleğe başlar. Geçen süre zarfında arazisini ona katlar. En son geçtiğimiz yıl 100 bin TL değerinde yeni bir arazi daha satın alır. Kahraman, "Irgat olarak geldim, şimdi kendi işimin patronuyum." diyor.
Yurtta kalan öğrenciler için de gelir kapısı
Manisalı Hakkı Batmaz ile kardeşi Samet Batmaz, Bayındır'a lise okumak için gelmiş. Abi-kardeş, inşat işçisi olan babalarına fazla yük olmamak için hafta sonları seralarda çalışıyor. Hakkı, son üç yıldır seraya geldiği için işi öğrenmiş. Samet ise bu yıl ilk kez kasa taşıyor, çiçek suluyor ve toprak dolduruyor. İki günde kazandıkları 50'şer TL'yi hafta içi 5 gün boyunca harçlık yapıyorlar.
Yurtta kalan öğrenciler, üreticilerin yükünü epey bir hafifletiyor. Hakkı Batmaz, liseden mezun olduktan sonra mütercim tercümanlık bölümünde okumayı düşünüyor. Kardeşi Samet ise elektrik elektronik mühendisliği bölümünü tercih edeceğini söylüyor.
Konular
- Gemlik’teki Paşa Konağı ihya ediliyor
- Sûzî Çelebi'nin türbesini TİKA ihya edecek
- Kadir gecesi, Alaçatı'da da ihya edildi
- Ecdat eserleri ihya ediliyor
- Reklam gelirleri Mesut'u ihya etti
- Taş Mektep, yeniden ihya ediliyor
- Üsküdar, tarihî eserlerini ihya ediyor
- Kestel'de 650 yıllık tarihî cami ihya edildi
- Türkler, Suriye'yi ihya ediyor
- Nabucco doğalgaz boru hattı Türkiye’yi ihya etti
- Ramazan'ı nasıl ihya edebiliriz?
- Hintliler reklam filmi çektiği köyü ihya etti
- Üreticinin sabrı fındığı ihya etti
- TOKİ Antalya'yı ihya etti, yatırımlar 300 milyon lirayı buldu
- Tarihî eserler değişen kanunla ihya oldu
- Davutoğlan Kuş Cenneti, yeni gözlemeviyle ihya olacak
- İstanbul'da tutunamayanlar Anadolu'yu ihya ediyor
- Tefecilere bulaşıp ihya olan tek bir insan görmedim
- Gazipaşa Havaalanı Alanya'yı ihya edecek
- Milyar dolarlık otel komşularını ihya etti
- Devletin elindeyken kapanan fabrikayı işadamları ihya etti
- Bush'a atılan ayakkabı, Türk firmasını ihya etti
- 40 milyar dolarlık nükleer santral ihalesi, 15 sektörü ihya edecek
- Afganistan'dan Moğolistan'a Türk eserleri ihya ediliyor
- Tarihî eserler ihya oldu kasa hâlâ dolu
- Müslümanlar, aralarındaki kardeşliği yeniden ihya etmeli
- Gelenek ‘kemankeş’le ihya olacak!
- Belçika’daki göçmenler kent pazarlarını ihya ediyor
- Dövizle askerlik yapanlar fotoğrafçıları ihya ediyor
- İhya mı? İmha mı?