Cemaatsiz camileri ihya ediyorlar
Bazı camiler vardır ezanın okunmasına az bir vakit kala koştura koştura gelen cemaatini bekler. Kimilerinin de boynu büküktür aynı saatlerde… Artık, cemaati olmayan camileri şenlendiren 15 kişilik bir grup var.
Camiye gittiğinizde imamın arkasında bir kişinin bile saf durmadığına şahit oldunuz mu hiç? Ya da cemaati olmadığı için bazı vakitlerde caminin kapısına kilit vurulduğuna… Bazı camiler vardır, henüz ezan okunmadan safları dolup taşar, bazıları vardır boynu bükük cemaatini bekler... Bazılarının secde yerleri aşınmıştır, bazılarının abdest musluğunun kurnası hiç açılmamıştır…
Yetim bırakılan camiler özlemle bakar Eyüpsultan’a, Süleymaniye’ye, Sultanahmet’e. Zira onların müdavimleri kalabalıktır. Sahipsiz kalmazlar, yalnız hissettirmezler hiç kendilerini. Boynu bükük camiler ise gözleri yollarda bekler cemaatini. Alınlar secdeye giderken, Yaradan’a el açıp dua edilirken ona şahitlik etmek ister.
Cemaatsiz camilerin sızısını yüreklerinde hisseden bir grup, şimdilerde örnek bir davranış sergiliyor. 15 kişiden oluşan, içlerinde esnaf, memur, öğrenci her kesimden insanın bulunduğu cami gönüllüleri, kıyıda köşede kalmış camileri tek tek ziyaret ediyor. Olayın hikâyesi şöyle: Pazar sabahları manevi atmosferi yüksek olan camilere gitmek İstanbul’da yaşayan pek çokları için vazgeçilmezdir. Hatta sırf bunun için şehir dışından bile ziyaretçiler gelir. Daha çok Eyüpsultan, Yuşa Tepesi, Aziz Mahmud Hüdayi camileri tercih edilir. Önceden arkadaşlığı olan bir grup, dost meclisinde sohbet ederken bir kişiden pazar sabahları namaza gitme teklifi gelir. Fikir kabul edilir ve çokça ziyaret edilen camilere gitmekte karar kılarlar. Bir-iki hafta gittikten sonra düşünürler ki namazlarını eda ettikleri camilerin zaten belli bir cemaati var. Bunun üzerine cemaati olmayan camilere gitmeye karar verirler. İkinci haftadan sonra yerleşim yeri olmamasından dolayı keşfedilmemiş tarihi camilere gitmekte hemfikir olunur.
Hem imam, hem müezzin, hem cemaat!
Sözünü ettiğimiz grup, yaklaşık 20 kişi. Çoğunluğu birbirini tanıyor. Kurban Bayramı’ndan sonra aldıkları karar üzerine dokuz haftadır cemaati olmayan camilerin havasını soluyorlar. Boğaziçi Eğitimciler Derneği’nin desteğiyle gerçekleştirilen faaliyetin sorumlusu Erdal Çakın (35), özel bir şirkette muhasebe müdürü. Geride bıraktıkları dokuz haftada hiç tahmin etmediği hadiselerle karşılaşmış. Mesela geçen pazar Eminönü’ndeki Ahi Çelebi Camii’nin kapısı kilitliymiş. “Hiç düşünmemiştik bir caminin kapalı olabileceğini, çok şaşırdık. Neyse ki karşısında Rüstempaşa Camii vardı. İçeri girdiğimizde imamın haricinde iki kişinin olduğunu gördük. Cami görevlileri de olabilir tabii. Bir pazar sabahı da camiye girdiğimizde imamın yalnız olduğuna şahit olduk. Müezzini de, cemaati de, imamı da kendisiydi. Çıkışta biraz hasbihal ettik. Çok şaşırdığını söyledi ve çok duygulandı.”
İdris Coşkun (38) özel sektörde çalışıyor. Grubun müdavimlerinden. Önceleri sabah namazına camiye gidemezmiş. Arkadaşlarla yapılan işlerin daha bereketli olduğunu düşünüyor. Sabah namazıyla başlayan gün, bitmek bilmiyormuş adeta. Dostlarını da davet ediyor bu faaliyet: “Onlara ya uyuyacaksınız, ya böyle bir programa katılacaksınız. Uyku mu hayırlı, yoksa güne cemaatle kılınan namazla başlamak mı diye soruyorum.” Sayıları artıyormuş her geçen hafta. Hatta bazı arkadaşları çocuklarını da getirince bayram yeri gibi oluyormuş cami.
Yalnız olmadığımızı gördük
Adem Arslan da mümkün olduğunca ekibe iştirak edenlerden. Karaköy’deki Arap Camii’ne gittikleri günü unutamıyor. Kendisinden dinleyelim: “Camide hiç kimse yoktu. Sonradan öğrendik ki hac münasebetiyle görevlilermiş. Camide imam yok ama bir ekip vardı. Üç sene önce hacca gitmişler ve her ayın ilk pazarında sabah namazını bir camide kılıyorlarmış. Namazı birlikte eda ettik. Bizim için de ayrı bir inkişaf oldu. Onlar üç senedir devam ediyorlarsa biz de ömrümüz yettiğince devam edebiliriz diye düşündük.” Grup birkaç defa namaz çıkışında kahvaltı gibi programlarda bulunmuş. Şimdilerde havaların soğuk olmasından dolayı evlerine dağılsalar da bahara doğru farklı şekillerde taçlandıracaklar faaliyetlerini. Meraklıları varsa Erdal Çakın’ı sosyal medyada (@cakintho) takip edebilir, ilerleyen günlerde hangi camide toplanacaklarına dair bilgi alabilirler.
Camiye gittiğinizde imamın arkasında bir kişinin bile saf durmadığına şahit oldunuz mu hiç? Ya da cemaati olmadığı için bazı vakitlerde caminin kapısına kilit vurulduğuna… Bazı camiler vardır, henüz ezan okunmadan safları dolup taşar, bazıları vardır boynu bükük cemaatini bekler... Bazılarının secde yerleri aşınmıştır, bazılarının abdest musluğunun kurnası hiç açılmamıştır…
Yetim bırakılan camiler özlemle bakar Eyüpsultan’a, Süleymaniye’ye, Sultanahmet’e. Zira onların müdavimleri kalabalıktır. Sahipsiz kalmazlar, yalnız hissettirmezler hiç kendilerini. Boynu bükük camiler ise gözleri yollarda bekler cemaatini. Alınlar secdeye giderken, Yaradan’a el açıp dua edilirken ona şahitlik etmek ister.
Cemaatsiz camilerin sızısını yüreklerinde hisseden bir grup, şimdilerde örnek bir davranış sergiliyor. 15 kişiden oluşan, içlerinde esnaf, memur, öğrenci her kesimden insanın bulunduğu cami gönüllüleri, kıyıda köşede kalmış camileri tek tek ziyaret ediyor. Olayın hikâyesi şöyle: Pazar sabahları manevi atmosferi yüksek olan camilere gitmek İstanbul’da yaşayan pek çokları için vazgeçilmezdir. Hatta sırf bunun için şehir dışından bile ziyaretçiler gelir. Daha çok Eyüpsultan, Yuşa Tepesi, Aziz Mahmud Hüdayi camileri tercih edilir. Önceden arkadaşlığı olan bir grup, dost meclisinde sohbet ederken bir kişiden pazar sabahları namaza gitme teklifi gelir. Fikir kabul edilir ve çokça ziyaret edilen camilere gitmekte karar kılarlar. Bir-iki hafta gittikten sonra düşünürler ki namazlarını eda ettikleri camilerin zaten belli bir cemaati var. Bunun üzerine cemaati olmayan camilere gitmeye karar verirler. İkinci haftadan sonra yerleşim yeri olmamasından dolayı keşfedilmemiş tarihi camilere gitmekte hemfikir olunur.
Hem imam, hem müezzin, hem cemaat!
Sözünü ettiğimiz grup, yaklaşık 20 kişi. Çoğunluğu birbirini tanıyor. Kurban Bayramı’ndan sonra aldıkları karar üzerine dokuz haftadır cemaati olmayan camilerin havasını soluyorlar. Boğaziçi Eğitimciler Derneği’nin desteğiyle gerçekleştirilen faaliyetin sorumlusu Erdal Çakın (35), özel bir şirkette muhasebe müdürü. Geride bıraktıkları dokuz haftada hiç tahmin etmediği hadiselerle karşılaşmış. Mesela geçen pazar Eminönü’ndeki Ahi Çelebi Camii’nin kapısı kilitliymiş. “Hiç düşünmemiştik bir caminin kapalı olabileceğini, çok şaşırdık. Neyse ki karşısında Rüstempaşa Camii vardı. İçeri girdiğimizde imamın haricinde iki kişinin olduğunu gördük. Cami görevlileri de olabilir tabii. Bir pazar sabahı da camiye girdiğimizde imamın yalnız olduğuna şahit olduk. Müezzini de, cemaati de, imamı da kendisiydi. Çıkışta biraz hasbihal ettik. Çok şaşırdığını söyledi ve çok duygulandı.”
İdris Coşkun (38) özel sektörde çalışıyor. Grubun müdavimlerinden. Önceleri sabah namazına camiye gidemezmiş. Arkadaşlarla yapılan işlerin daha bereketli olduğunu düşünüyor. Sabah namazıyla başlayan gün, bitmek bilmiyormuş adeta. Dostlarını da davet ediyor bu faaliyet: “Onlara ya uyuyacaksınız, ya böyle bir programa katılacaksınız. Uyku mu hayırlı, yoksa güne cemaatle kılınan namazla başlamak mı diye soruyorum.” Sayıları artıyormuş her geçen hafta. Hatta bazı arkadaşları çocuklarını da getirince bayram yeri gibi oluyormuş cami.
Yalnız olmadığımızı gördük
Adem Arslan da mümkün olduğunca ekibe iştirak edenlerden. Karaköy’deki Arap Camii’ne gittikleri günü unutamıyor. Kendisinden dinleyelim: “Camide hiç kimse yoktu. Sonradan öğrendik ki hac münasebetiyle görevlilermiş. Camide imam yok ama bir ekip vardı. Üç sene önce hacca gitmişler ve her ayın ilk pazarında sabah namazını bir camide kılıyorlarmış. Namazı birlikte eda ettik. Bizim için de ayrı bir inkişaf oldu. Onlar üç senedir devam ediyorlarsa biz de ömrümüz yettiğince devam edebiliriz diye düşündük.” Grup birkaç defa namaz çıkışında kahvaltı gibi programlarda bulunmuş. Şimdilerde havaların soğuk olmasından dolayı evlerine dağılsalar da bahara doğru farklı şekillerde taçlandıracaklar faaliyetlerini. Meraklıları varsa Erdal Çakın’ı sosyal medyada (@cakintho) takip edebilir, ilerleyen günlerde hangi camide toplanacaklarına dair bilgi alabilirler.
Konular
- Gemlik’teki Paşa Konağı ihya ediliyor
- Sûzî Çelebi'nin türbesini TİKA ihya edecek
- Kadir gecesi, Alaçatı'da da ihya edildi
- Ecdat eserleri ihya ediliyor
- Reklam gelirleri Mesut'u ihya etti
- Taş Mektep, yeniden ihya ediliyor
- Üsküdar, tarihî eserlerini ihya ediyor
- Kestel'de 650 yıllık tarihî cami ihya edildi
- Türkler, Suriye'yi ihya ediyor
- Nabucco doğalgaz boru hattı Türkiye’yi ihya etti
- Ramazan'ı nasıl ihya edebiliriz?
- Hintliler reklam filmi çektiği köyü ihya etti
- Üreticinin sabrı fındığı ihya etti
- TOKİ Antalya'yı ihya etti, yatırımlar 300 milyon lirayı buldu
- Tarihî eserler değişen kanunla ihya oldu
- Davutoğlan Kuş Cenneti, yeni gözlemeviyle ihya olacak
- İstanbul'da tutunamayanlar Anadolu'yu ihya ediyor
- Tefecilere bulaşıp ihya olan tek bir insan görmedim
- Gazipaşa Havaalanı Alanya'yı ihya edecek
- Milyar dolarlık otel komşularını ihya etti
- Devletin elindeyken kapanan fabrikayı işadamları ihya etti
- Bush'a atılan ayakkabı, Türk firmasını ihya etti
- 40 milyar dolarlık nükleer santral ihalesi, 15 sektörü ihya edecek
- Afganistan'dan Moğolistan'a Türk eserleri ihya ediliyor
- Tarihî eserler ihya oldu kasa hâlâ dolu
- Müslümanlar, aralarındaki kardeşliği yeniden ihya etmeli
- Gelenek ‘kemankeş’le ihya olacak!
- Belçika’daki göçmenler kent pazarlarını ihya ediyor
- Dövizle askerlik yapanlar fotoğrafçıları ihya ediyor
- İhya mı? İmha mı?