Şöförsüz arabada korkudulu anlar
Doğaüstü (yaşanmış) bir olay!..
Bu olay Kayseri'nin Bünyan ilçesi'nde yasandı. Olay Alfred Hitchcock'un meşhur korku filmlerini bile çok gerilerde bırakacak kadar tüyler ürpertici. Gece bindiğiniz otomobilde direksiyonda kimse yoksa ne yapardınız?
Bu olay Kayseri-Bünyan ilçesi sinirlari içerisinde yasanmistir ki, olayın kendi Alfred Hitchcock'un meshur korku filmlerini bile çok gerilerde birakacak kadar tüyler ürpertici.
Kendisi Bünyanlı olmayan, politikayla uğraşmis ve halen Kayseri'de yaşayan işadamı, Bünyan sınırında, Kayseri Malatya kara yolu üzerinde, bir benzin istasyonuna girer. Lokantaya oturur ve orada kalabalık toplulukla birlikte bir ufak rakı içer.
Yürüyüş mesafesindeki Bünyan'a gitmek için, lokantadan çıkar. Ancak dışarısı hem zifiri karanlik hem de korkunç bir kar-tipi fırtınası baslamıştır. Benzin istasyonuna yaklaşık 300 metre mesafedeki, Bünyan'a dönüs yolu kenarına varır. Oradan geçen bir arabaya binip, Bünyan'a ulasma derdindedir.
Fırtına daha da şiddetlenir. Adam bir-kaç adım ötesini bile görememektedir. Gelip-geçen bir araba da yoktur. Nihayet karanlıklar içerisinde, hayalet gibi yavas yavas yaklasan bir arabanin iki farıni fark eder. Arabanin, tam önünde yavaslamasıyla birlikte hemen arka kapıyı açar ve arabaya biner. Kapıyı kapatır, araba yeniden hareket eder. İçeridekilere merhaba demek ister. Ama o da ne?
Araba da kimse olmadığı gibi, direksiyonda da kimse yok. Birden paniğe kapılır. Korkuyla, hemen arabadan atlayıp, oradan kosarak uzaklasmak ister ama hem araba hızlanmış, hem de korku ile dizleri baglanmış, hareket edemez hale gelmiştir. Araba keskin bir viraja dogru yaklaşır. Adam dua etmeye baslar.
Tüm günahlari için tövbe eder. Arabayı durdurması için Allaha yalvarır. Tam bu esnada, pencereden bir el uzanır ve direksiyonu kıvırarak, sert virajdan arabanın dogru yola dönmesini sağlar. Her tehlikeli dönemece yaklaştıkça, Allah'a yalvarış ve yakarışı artar ve her seferinde de bir el dişarıdan uzanıp, direksiyonu çevirir.
Sonunda kendisini biraz toparlar, ayaklarını kımıldatır. "Ya Allah koru beni..." deyip, kapıyı açmasıyla birlikte, kendisini arabadan dişarı fırlatır. Bir kaç takla attıktan sonra, şarampolde kendisine gelir. Defalarca üç Kulhu-bir Elham okuyarak, Bünyan'a yürüyerek ulaşır ve bir kahvehaneye girer. Üstübaşı ıslak ve şok haldedir.
Kendisini tanıyanlar hemence sobanın başına alırlar. Eline bir çay verirler. Bir müddet sonra kendisine gelip, sesi titreyerek, başına gelen doğa üstü ve korkunç olayı anlatır. Olayı dinleyenler inanmak istemeseler de, anlatan kişinin aklı başında ve toplumsal sorumluluk taşıyan bir pozisyonda olduğunu bildiklerinden, herkeste derin bir sessizlik olusur.
Yaklaşık yarım saat sonra, aynı kahvehaneye Koyunabdal Köyü'nden iki kişi girer. Bir masaya oturur ve iki bardak çay söylerler. Bu arada, gelenlerden birisi, diğerine şunları söyler :
-Hasan Yıldız baksana, şu sobanin başında oturan geri zekalı, bizim araba yolda kalınca, biz arabayı iterken, arabaya binip-inen kişi değil mi?-
Bu olay Kayseri'nin Bünyan ilçesi'nde yasandı. Olay Alfred Hitchcock'un meşhur korku filmlerini bile çok gerilerde bırakacak kadar tüyler ürpertici. Gece bindiğiniz otomobilde direksiyonda kimse yoksa ne yapardınız?
Bu olay Kayseri-Bünyan ilçesi sinirlari içerisinde yasanmistir ki, olayın kendi Alfred Hitchcock'un meshur korku filmlerini bile çok gerilerde birakacak kadar tüyler ürpertici.
Kendisi Bünyanlı olmayan, politikayla uğraşmis ve halen Kayseri'de yaşayan işadamı, Bünyan sınırında, Kayseri Malatya kara yolu üzerinde, bir benzin istasyonuna girer. Lokantaya oturur ve orada kalabalık toplulukla birlikte bir ufak rakı içer.
Yürüyüş mesafesindeki Bünyan'a gitmek için, lokantadan çıkar. Ancak dışarısı hem zifiri karanlik hem de korkunç bir kar-tipi fırtınası baslamıştır. Benzin istasyonuna yaklaşık 300 metre mesafedeki, Bünyan'a dönüs yolu kenarına varır. Oradan geçen bir arabaya binip, Bünyan'a ulasma derdindedir.
Fırtına daha da şiddetlenir. Adam bir-kaç adım ötesini bile görememektedir. Gelip-geçen bir araba da yoktur. Nihayet karanlıklar içerisinde, hayalet gibi yavas yavas yaklasan bir arabanin iki farıni fark eder. Arabanin, tam önünde yavaslamasıyla birlikte hemen arka kapıyı açar ve arabaya biner. Kapıyı kapatır, araba yeniden hareket eder. İçeridekilere merhaba demek ister. Ama o da ne?
Araba da kimse olmadığı gibi, direksiyonda da kimse yok. Birden paniğe kapılır. Korkuyla, hemen arabadan atlayıp, oradan kosarak uzaklasmak ister ama hem araba hızlanmış, hem de korku ile dizleri baglanmış, hareket edemez hale gelmiştir. Araba keskin bir viraja dogru yaklaşır. Adam dua etmeye baslar.
Tüm günahlari için tövbe eder. Arabayı durdurması için Allaha yalvarır. Tam bu esnada, pencereden bir el uzanır ve direksiyonu kıvırarak, sert virajdan arabanın dogru yola dönmesini sağlar. Her tehlikeli dönemece yaklaştıkça, Allah'a yalvarış ve yakarışı artar ve her seferinde de bir el dişarıdan uzanıp, direksiyonu çevirir.
Sonunda kendisini biraz toparlar, ayaklarını kımıldatır. "Ya Allah koru beni..." deyip, kapıyı açmasıyla birlikte, kendisini arabadan dişarı fırlatır. Bir kaç takla attıktan sonra, şarampolde kendisine gelir. Defalarca üç Kulhu-bir Elham okuyarak, Bünyan'a yürüyerek ulaşır ve bir kahvehaneye girer. Üstübaşı ıslak ve şok haldedir.
Kendisini tanıyanlar hemence sobanın başına alırlar. Eline bir çay verirler. Bir müddet sonra kendisine gelip, sesi titreyerek, başına gelen doğa üstü ve korkunç olayı anlatır. Olayı dinleyenler inanmak istemeseler de, anlatan kişinin aklı başında ve toplumsal sorumluluk taşıyan bir pozisyonda olduğunu bildiklerinden, herkeste derin bir sessizlik olusur.
Yaklaşık yarım saat sonra, aynı kahvehaneye Koyunabdal Köyü'nden iki kişi girer. Bir masaya oturur ve iki bardak çay söylerler. Bu arada, gelenlerden birisi, diğerine şunları söyler :
-Hasan Yıldız baksana, şu sobanin başında oturan geri zekalı, bizim araba yolda kalınca, biz arabayı iterken, arabaya binip-inen kişi değil mi?-
Konular
- Gemlik’teki Paşa Konağı ihya ediliyor
- Sûzî Çelebi'nin türbesini TİKA ihya edecek
- Kadir gecesi, Alaçatı'da da ihya edildi
- Ecdat eserleri ihya ediliyor
- Reklam gelirleri Mesut'u ihya etti
- Taş Mektep, yeniden ihya ediliyor
- Üsküdar, tarihî eserlerini ihya ediyor
- Kestel'de 650 yıllık tarihî cami ihya edildi
- Türkler, Suriye'yi ihya ediyor
- Nabucco doğalgaz boru hattı Türkiye’yi ihya etti
- Ramazan'ı nasıl ihya edebiliriz?
- Hintliler reklam filmi çektiği köyü ihya etti
- Üreticinin sabrı fındığı ihya etti
- TOKİ Antalya'yı ihya etti, yatırımlar 300 milyon lirayı buldu
- Tarihî eserler değişen kanunla ihya oldu
- Davutoğlan Kuş Cenneti, yeni gözlemeviyle ihya olacak
- İstanbul'da tutunamayanlar Anadolu'yu ihya ediyor
- Tefecilere bulaşıp ihya olan tek bir insan görmedim
- Gazipaşa Havaalanı Alanya'yı ihya edecek
- Milyar dolarlık otel komşularını ihya etti
- Devletin elindeyken kapanan fabrikayı işadamları ihya etti
- Bush'a atılan ayakkabı, Türk firmasını ihya etti
- 40 milyar dolarlık nükleer santral ihalesi, 15 sektörü ihya edecek
- Afganistan'dan Moğolistan'a Türk eserleri ihya ediliyor
- Tarihî eserler ihya oldu kasa hâlâ dolu
- Müslümanlar, aralarındaki kardeşliği yeniden ihya etmeli
- Gelenek ‘kemankeş’le ihya olacak!
- Belçika’daki göçmenler kent pazarlarını ihya ediyor
- Dövizle askerlik yapanlar fotoğrafçıları ihya ediyor
- İhya mı? İmha mı?