Hicret Zaman

Mübarek gün ve gecelerin ihyasına dair bilgiler

Dünden Bugüne Ihya ve IHYA HAREKETLERI

Insan, ilahi bir misyon geregi yaratilmislarin en üstünü olarak, ulvi meziyetlerle en güzel bir sekilde (95/4) yaratilmistir. Fizyolojik üstünlükler basta olmak üzere mükemmel bir yaratilisa sahip olan insanin en önemli özelligi isimleri bilmesidir.(2/31) insanin bu özelligi, sosyal hayat sartlarinda karsilasmis oldugu her türlü olay ve olguyu teshis edebilmesidir. Bu özelligin en önemli unsuru akil/düsünmedir.

Hiç süphe yok ki, insani diger yaratiklardan ayiran en önemli özelligi, akilli olmasi ve bunun neticesinde günden güne degisiyor ve gelisiyor olmasidir. Fakat, insanin bu degisimi ve gelisimi sosyal hayat sartlarindan bagimsiz olarak düsünülemeyeceginden ötürü, insanin bu degisim ve gelisim yüce yaraticinin koymus oldugu kevni kaidenin bir parçasi olarak degerlendirilmelidir.

Ilk insanin yaratilisindan itibaren –sayilari bile belli olmayan- peygamberlerin gönderilisi insanin, tarihten günümüze süregelen bu degisiminin bir örnegidir. Her peygamber kendisinden önceki peygamberin seriatini ortadan kaldirmak suretiyle yeni bir seriat ile gönderiliyor ve sartlarin degismesiyle de onun da yerine baska bir peygamber gönderilerek sosyal ve dini hayat belirli ama geçici kurallara baglaniyordu. Bu degisimin son halkasiysa Peygamberimiz(sav)(dir.

Kebapçının 'Arka bahçesi' ihya edilecek

Üsküdar'da bir kebapçının masa-sandalye koyarak arka bahçe yaptığı arazide kalıntıları bulunan tarihî Sandıkçılar Tekkesi gün yüzüne çıkartılıyor.

Üsküdar Belediyesi, 1857'de yaptırılan fakat bakımsızlık nedeniyle 1961'de çöken tekkeyi aslına uygun olarak yeniden inşa edecek. İhalesi yapılan projenin bir yıl içinde tamamlanması planlanıyor.

Hayrettin Çavuş Mahallesi'nde bulunan 150 yıllık tekkenin hangi amaçla kullanılacağına ise henüz karar verilmedi. Tekkeleri onardıklarından ötürü eleştiriler aldıklarını dile getiren Üsküdar Belediye Başkanı Mehmet Çakır, "Tarihî mirasımıza sahip çıkıyoruz. Tarihi yapıları ortaya çıkarıyoruz. Fakat bazı kişiler bunu eleştiriyor. Bu tekke inşa edilince sanki burada tekkecilik yapılacak." diye sitem ediyor.

2006 yılı Eylül ayında, Sandıkçı Şeyh Edhem Efendi Tekkesi'nin temel kalıntılarının tespiti için İstanbul 3 numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun kararı gereğince, arkeolog Turan Bilgili denetiminde kazılara başlanmıştı. Vakıflar Başmüdürlüğü arşivinde bulunan ve tekkenin mimari özelliklerini anlatan yegâne belge olan 1963 tarihli rölöve üzerinden proje hazırlandı. Kazı sonucunda çıkan taş temel duvarları ve bu rölöve göz önüne alınarak tekke planı ve cepheleri özgün yapım tekniği kullanılarak oluşturuldu. Harem bölümü ise diğer parsellerce işgal edildiğinden ötürü proje kapsamına alınmadı.

Dövizle askerlik yapanlar askerler fotoğrafçıları ihyalar!

Vatanî görevlerini döviz karşılığı bedelli olarak 21 günde tamamlayan erler, çektirdikleri komando fotoğraflarını dünyanın dört köşesine taşıyor.

Fotomontajla uçak pilotu, tank şoförü olan bedelli erler, hem Burdur'un hem de Türkiye'nin tanıtımını yapıyor. Aralarında 40 yaşını geçmiş kişilerin de bulunduğu erler, sadece 3 el ateş edebiliyor; ancak fotoğraf için 15 aylık askerlere göre 3-4 kat daha fazla para harcıyor. Birliklerine teslim olduktan 1 hafta sonra yemin eden ve 21. günün sonunda terhis edilen askerler, çarşı izinlerinde fotoğrafçılara koşuyor. Ocak, nisan, temmuz ve ekim aylarındaki celp dönemlerini dört gözle bekleyen fotoğrafçılar ise gece yarılarına kadar çalışıyor. Daha çok komando askerlere özenen bedelliler, fotoğraflarda oyuncak bile olsa ağır silah kullanmayı tercih ediyor. Fotoğrafçılıkla uğraşan Alaattin Yanık, "58'inci Piyade Eğitim Alay Komutanlığı'nda bedellilerin yanı sıra 6 aylık askerler de görev yapıyor. Ancak bunlar, bedellilerin yarısı kadar resim çektirmiyor." diyor. Bedelli erler diğer sektörlere de önemli ölçüde para bırakıyor. Bir bedelli erin 21 günlük harcaması bin YTL'yi buluyor. 4 dönem halinde Burdur'a gelen yaklaşık 16 bin bedelli erin kent ekonomisine 16 milyon YTL bıraktığı ifade ediliyor.

Zil­hic­ce a­yı­na d­âir...

Dün de ifâ­de et­ti­ği­miz gi­bi bu­gün, hac ay­la­rı­mız­dan Zil-hic­ce ayı­nı id­râk et­tik. Bi­lin­di­ği üze­re, ba­zı za­man­lar ben­zer­le­ri­ne na­za­ran çok da­ha kud­sî, mu­kad­des ve mü­bâ­rek­tir. Al­la­hü teâ­lâ, kul­la­rı­na çok mer­ha­met et­ti­ği, acı­dı­ğı için, ba­zı ge­ce­le­re, gün­le­re ve ay­la­ra hu­sû­sî kıy­met ver­miş; bu ge­ce, gün ve ay­lar­da­ki, du­â, tev­be, na­maz, oruç, kur­bân ve hac gi­bi ibâ­det­le­ri ka­bul ede­ce­ği­ni bil­dir­miş­tir. Kul­la­rı­nın çok ibâ­det yap­ma­la­rı, du­â ve tev­be et­me­le­ri için böy­le ge­ce, gün ve ay­la­rı bi­rer se­bep kıl­mış­tır. Böy­le gün ve ge­ce­le­ri ih­yâ et­me­li ve say­gı gös­ter­me­li­dir. Say­gı gös­ter­mek, ha­râm iş­le­me­mek­le olur.
[El-ham­dü lil­lâh, dî­nî bay­ram­la­rı­mız­dan bi­rin­ci­si olan Ra­ma­zân Bay­ra­mı­nı, 30 Ey­lül-1-2 Ekim (1-3 Şev­vâl) tâ­rih­le­rin­de id­râk­le şe­ref­len­miş­tik; Kur­bân Bay­ra­mı ise, dî­nî bay­ram­la­rı­mız­dan ikin­ci­si. 8-11 Ara­lık (10-13 Zil­hic­ce) tâ­rih­le­rin­de de, Kur­bân Bay­ra­mı­nı id­râk­le şe­ref­le­ne­ce­ğiz in­şâ­al­lah. Na­sip olur­sa, öbür haf­ta­ki ma­kâ­le­le­ri­mi­zi bay­ram ko­nu­sun­da yaz­ma­yı dü­şü­nü­yo­ruz.] Ma’lûm ol­du­ğu üze­re, bay­ram gün­le­ri, gü­nâh­la­rın af­fe­dil­di­ği, bir­lik ve be­râ­ber­lik duy­gu­la­rı­nın pe­kiş­ti­ril­di­ği, yok­sul­la­rın se­vin­di­ril­di­ği gün­ler­dir.
“HA­RÂM AY­LAR” ve “HAC AY­LA­RI”
Bu mu­kad­di­me­den son­ra, şim­di de kı­sa­ca “el-Eş­hü­ru’l-hu­rum=Ha­râm Ay­lar” ve “Eş­hü­ru’l-hac=Hac Ay­la­rı” de­ni­len ay­lar­dan bah­se­de­lim:
“HA­RÂM AY­LAR”: Re­cep, Zil-kâ’de, Zil-hic­ce ve Mu­har­rem ay­la­rı­dır.
“HAC AY­LA­RI” da: Şev­vâl ve Zil­ka’de ay­la­rı ile Zil­hic­ce’den ilk on gün­dür. Al­la­hü teâ­lâ, âyet-i ke­rî­me­de (meâ­len) bu­yur­du ki:
“Hac (ay­la­rı), bi­li­nen ay­lar­dır [Şev­vâl, Zil­ka’de ay­la­rı ile Zil­hic­ce’den on gün­dür.] İş­te kim o ay­lar­da hac­cı, ih­râ­ma gi­re­rek ken­di­ne farz ya­par­sa, ar­tık hac­da ka­dı­na yak­laş­mak, gü­nâh iş­le­mek ve kav­ga et­mek yok­tur. Siz ne ha­yır ya­par­sa­nız, Al­lah onu bi­lir. Bir de (hac yâ­hut âhi­ret için) azık edi­nin, mu­hak­kak ki azı­ğın ha­yır­lı­sı tak­vâ­dır ve ey ak­lı tâm olan­lar, ben­den kor­kun.” (Ba­ka­ra sû­re­si, 197)

Ebü’l-Hasen’e Rüyada Verilen “İhya” Cezası!...

Fas’ta zamanın itibârlı âlimlerinden olan Ebü’l-Hasen Mağribî; İmâm-ı Gazâlî hazretlerinin İhyâ kitabını okuyunca “Sünnete muhâlif” diye beğenmemiş ve Müslümanların elindeki İhyâ kitaplarının toplanıp yakılmasını emretmişti. Cumâ günü yakılmasını kararlaştırmışlardı...

CAMİDE PARLAYAN NUR!
Ebü’l-Hasan cumâ gecesi rüyâsında ders okuttuğu câmiye girdi. Baktı ki câminin köşesinde parlayan bir nûr; Resûlullâh Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem), Hazreti Ebû Bekir ve Hazreti Ömer (radıyallahü anhümâ) ile oturuyorlar. Bu arada İmâm-ı Gazâlî de elinde İhyâ-i Ulûmiddîn, kitabı ile huzura gelerek:
“Yâ Resûlallâh! Şu kimse benim hasmımdır” dedi ve İhyâ kitabını Resûlullâh Efendimize verip;
“Yâ Resûlallâh, şu kitaba bakınız, eğer bu kimsenin dediği gibi bunda sünnete muhâlif bir şey varsa, ben Allahü teâlâya tövbe ettim. Eğer dîne muvâfıksa, bu adamdan hakkımı alıp beni sevindirin” dedi.
Bunun üzerine Resûlullâh Efendimiz İhyâ-i Ulûmiddîn kitabını baştan sona göz gezdirdi ve;
“Vallâhi bu çok güzel bir şeydir” buyurduktan sonra Hazreti Ebû Bekir’e verdi. O da baktıktan sonra;
“Seni hak peygamber olarak gönderen Allah’a yemin ederim ki bu kitap güzeldir” buyurdu. Hazreti Ömer’e de verdiler. O da inceleyerek, aynı cevabı verdi. Bunun üzerine Resûlullâh Efendimiz;
“Ebü’l-Hasan’ın elbisesini soyun, iftirâ edenlere vurulduğu gibi had vurun” buyurdu.

Mikel ihya edecek!...

Chelsea’nin Kârun kadar zengin sahibi Roman Abramovich’in bugünlerde canı biraz sıkkın...

Dünya piyasalarını saran ekonomik kriz nedeniyle 15 milyar avro kaybettiği söylenen Rus iş adamı, belli ki bütün eski dosyaları açacak ve ‘zararın neresinden dönülürse kârdır’ demeye çalışacak. ‘Maviler’ iki yıl önce Norveç’in Lyn takımından transfer ettiği John Obi Mikel için kulübüne 4, futbolcuyla daha önce anlaşan Manchester United’a 12 milyon sterlin ödemişti. Yolsuzluk suçlamasından hüküm giyen, o zamanki Lyn’in yönetim kurulu başkanı Morgan Andersen nedeniyle mahkemeye başvurmaya hazırlanan Chelsea, futbolcunun belgelerinde tahrifat ve sahtecilik yapan idareci nedeniyle ödediği parayı geri almaya hazırlanıyor.

Tevez’in bereketi sahibini ihya eder!...

İranlı işadamı Kia Joorabchian, Arjantinli yıldız futbolcu Carlos Tevez’e yaptığı yatırımın karşılığını fazlasıyla alacağa benzer: Manchester United, kiralık oynayan Tevez için Joorabchian’a 35 milyon sterlin bonservis bedeli ödemeye hazırlanıyor

Premier Lig ve Şampiyonlar Ligi Şampiyonu Manchester United, takımda kiralık olarak forma giyen Carlos Tevez için rekor bir bonservis bedeli ödemeye hazırlanıyor. Tapusu West Ham United’da görülse de Arjantinli futbolcunun sahibi aslında İran asıllı bir iş adamı. Kia Joorabchian tarafından Javier Mascherano ile birlikte satın alınıp Corinthians’a getirilen Tevez, Brezilya’da 2005 yılında takımını hem şampiyonluğa taşımış hem de 29 yıl sonra ligin en iyisi seçilen ilk yabancı futbolcu olmuştu.

GELİŞİ OLAY OLMUŞTU •

İranlı iş adamı, Arjantinli futbolcuları West Ham’a getirdiğinde birçokları şaşırmıştı. Oyuncuların hakları Joorabchian’ın şirketi olan Media Sports Investments’a aitti. MSI’nin arkasında Rus oligarklar Roman Abramovich ve Boris Berezovski olduğu söylenmiş, hattâ Chelsea başkanının şirketin yüzde 15’ine sahip olduğu iddia edilmişti. Tevez, West Ham’da sorunlu başlamış ve Arjantin Milli Takımı Teknik Direktörü’nden aldığı emirle takımdan ayrılmaya karar vermişti. Başta ikna edilse de, Carlitos lakaplı futbolcu Manchester United’a kiralık olarak imza attığında Ada’da tantana kopmuştu.

90 bin kişilik tebaya sahip olan sanal krallık adeta ihya oldu

Çek Cumhuriyeti’nde uyanık girişimci Harabis ile komedyen Polivka, Olomouc kentine turist çekmek için sahte krallık kurdu. Ancak Eflak Krallığı’nın Kralı Polivka ile Dışişleri Bakanı Harabis kısa sürede iktidar kavgasına tutuşunca olay yargıya taşındı

Çek Cumhuriyeti’nin Olomouc kentinde bir mahkeme ülke tarihinin en ilginç davalarından birine baktı. Komedyen Bolek Polivka, eski iş ortağı Tomas Harabis ile turist çekmek için kurgulanmış Eflak Krallığı’ndaki hakları konusunda anlaşamayınca olay mahkemeye taşındı.
Dünyamızda neyin gerçek neyin kurgu olduğunu birbirinden ayırt etmek adeta imkansız. Çek Cumhuriyeti’nde kurnaz girişimci Tomas Harabis’in turistleri çekmek için yarattığı kurgu krallık bunun en bariz ve son örneği. Fotoğrafçı yazar Harabis, ülkenin güneydoğu köşesine sıkışmış, Lüksemburg büyüklüğünde dağlık bir bölge olan Eflak bölgesine turist çekmek için 1997’de bir krallık kurguladı. Kendi bayrağı ve resmî olmayan bir para birimi (jurovalsar) olan ülkeye girmek için bir seyahat izni, yani vize almak gerekiyor. Ülkede kraliyet aracı da eksik değil, eski Doğu Almanya’da üretilen sarı renkli Trabant marka bir resmî devlet aracı bu görevi görüyor. Ayrıca şaka ülkede tek bölümü erik konyağı (slivovica) üreticiliği olan bir üniversite de bulunuyor.
2000’de başarılı Çek komedyen ve palyaço Bolek Polivka taç giyme töreniyle kral ilan edildi ve ‘Bağışlayıcı Kral I. Boleslav’ olarak tahta oturdu. Tomas Harabis de ülkenin mabeyincisi (dışişleri bakanı) unvanını aldı. İkili başta uyumlu hareket ediyor ve sanal krallıkta işler iyi gidiyordu. Başkent Prag’a uçakla bir saat uzaklıktaki Eflak Krallığı’nı görmek için turistler bölgeye akın ediyor ve onların akın etmesiyle, bölgede oteller, restoranlar, birahaneler pıtrak gibi bitiyordu.

Üç ayların ihyası ve bu aylarda doğanların isimleri

Üç aylar girdiğinde mü’minler, nâfile, kazâ veya keffâret oruçları ile gündüzleri; sair ibâdet-tâat, namaz-niyaz, tevbe-istiğfar, tesbih-tehlil, zikir ve fikirlerle geceleri ihyâ etmekte diğer aylara nazaran daha bir gayretli olurlar.

Allâh yolunda mâlî ve bedenî hizmetlerde, infak ve ihsanda âdeta bir yarış havası hâkim olur. Müslümanlar arasındaki bu hayırda-hasenâtta müsâbaka, öteden beri hep böyle devam edegelmiş, hâlen de olanca hızıyla sürmektedir.

Böylece, üç ayların üçüncüsü, Kur’an ayı olan mübârek ramazan-ı şerîfi en güzel şekilde karşılamaya hazır hâle gelirler. Ramazan ayında ise bütün bu ibâdet ve hizmetler artık zirveye taşınır.

3 trilyon $'lık petrol Erbil'i ihya ediyor

Bir zamanlar Akdeniz, Basra ve Uzak Asya'ya uzanan ticaret yollarının kavşak noktasında bulunan ve bölgenin en büyük ticaret merkezlerinden biri sayılan Kuzey Irak'taki "Kürdistan Bölgesel Yönetimi"nin başkenti Erbil, yüzyıllardır süren savaş ve yoksulluk cenderesinden "petrol" ile çıkmayı umuyor.

Asurlular'ın "Arba-ilu", Perslerin "Arbira" ve Kürtler'in "Hewler" adını verdiği Ortadoğu'nun kadim kentlerinden Erbil'in sakinleri, tarihin derinliklerinden gelen ağırbaşlılıkları ile atalarının yaşadığı bolluğu ve refahı yeniden yaşamak için adeta gün sayıyor.

90'lardan önce yoksulluk, kitlesel katliamlar ve Bağdat yönetimine başkaldıran savaşçıları ile dünya gündemine gelen Erbil, şimdi tüm dünyaya "Yeni Dubai" olarak lanse ediliyor.

Unutulmuş bir sünneti ihya edene 100 şehit sevabı

Allah Resulü s.a.v unutulmuş bir sünnetimi ihya edene ve yayana 100 şehit sevabı vardır diyor..buna binaen hakkaten unutulmaya yüz tutmuş birkaç sünnet

1. konuşmalarımıza cenabı hakka hamd ile başlamak

2. ayakkabılarımızı çıkardıgımızda ayakkabımızın burun kısmını kıbleye cevirerek koymak.

Şehidin Kazandırdığı Zafer

Rumeli fatihi Süleyman Paşa bir seferinde avlanmaya çıkmış, elinde bulunan doğanı avının ardısıra salmış idi. Kendisi de atını mahmuzlayarak süratle koşturunca, atın ayağı bir köstebek deliğine takıldı. At tökezleyip yan üstü yıkılınca, şehzade Süleyman Paşa atın altında kaldı. Oracıkta şehit oldu (1360). Gaziler mübarek cesedini kaldırdılar, Bolayır'da kendi yaptırdığı mescidin karşısına defneylediler. (Gariptir ki, merhum Süleyman Paşa'nın atının türbesi de kendi türbesinin yanıbaşındadır!)

Meğer Süleyman Paşa'ya bu hal vaki olmadan önce, yanında bulunan gazilere bir defa şöyle demiş: “Eğer ben bu yakında ahirete göçersem, sizlere vasiyetim olsun ki beni Bolayır'da defnedesiniz. Üzerimize düşman gelirse Allah'a tevekkül edip gayrete gelerek, benim ölümü düşmanlara aldırmayasınız.” Bu vasiyetini sıkıca tenbih etmişti.

Özgüven Nasıl Kazanılır?

Özgüven önemli bir kişisel özelliktir; yaşamla baş etmemizi ve sorunlarla gerçekçi bir şekilde mücadele etmemizi sağlar ve zorluklara dayanmamızı kolaylaştırır. Özgüven kazanma süreci, yaşamın önemli zorlukları ile başa çıkma gücüne sahip ve mutlu olmaya layık bir kişi olma deneyimidir.

Özgüven insana güç verir, enerjisini artırır ve daha fazla çaba göstermeye özendirir. Başarı için ilham kaynağıdır. Başarılarımızla gurur duymamızı ve onlardan keyif almamızı sağlar.

ÖLÜLERDEN BİLE PARA KAZANIYORLAR

ABD`de bankalar zararlarını telafi etmek için akıl almaz bir yönteme başvuracak.
ABD Wall Street`de bulunan bankalar kendilerine yeni bir kazanç kapısı daha buldu. ABD`de emlak sektöründeki çöküş sonrasında büyük sorunlar yaşayan bankalar yeni dönemde daha fazla para kazanabilmek için akıllara durgunluk veren bir plan üzerinde çalışıyor. ABD`nin önde gelen gazetelerinden New York Times`ın haberine göre, bankalar yaşlı ve hasta insanların hayat sigortalarını ucuza alarak, mortgage piyasasında yaşadıkları sorunları telafi etmeye çalışıyor.

Öğrenmede motivasyona ulaşmak

Bireyin motive olabilmesi için ilgi ve ihtiyaç duyduğu alanlara yönelmesi gerekir. Motivasyon, öğrenmeyi hızlandıran temel etkendir. Organizmanın öğrenmeye yönelik bir davranışta bulunması için onu motive eden bir etkenin olması gerekir.

Motivasyon iki türlüdür: İçten motivasyon,dıştan motivasyon. Dıştan motivasyon; bireyin bir davranışı yapmak istemediği halde, dıştan birileri tarafından davranışı gerçekleştirmeye zorlanmasıdır. Bu durumda davranış değişikliği istenilen oranda gerçekleşmez. Örneğin:yemek yemeyi istemeyen bir çocuğa zorla yemek yedirmeye çalışmak. Bu durumda çocuk annesinin veya babasının zorla yedirmeye çalıştığı yemeğin ancak çok az bir kısmını yer. Öğrenme sürecinde de durum böyledir. Okula gitmek istemeyen bir çocuk zorla okula gönderildiğinde istenilen nitelikte başarı göstermeyecektir.