Hicret Zaman

Mübarek gün ve gecelerin ihyasına dair bilgiler

Gençleştiren süper içecek

Kuzey Kore, "beyin hücrelerini çoğaltan" bir içecek ürettiğini açıkladı.

Resmi KCNA haber ajansı, Moranbong meyvesuyu şirketinin ürettiği, 30 bitki türünün özlerinden elde edilen ve 60 tür "mikro element" içeren içeceği tanıttı.

Haberde, "önleyici ve şifa verici etkisi bulunan içecek, beyin hücrelerini çoğaltarak, zihinsel melekeleri geliştiriyor" denildi.

İçeceğin ayrıca "cildi kırışıklıklara ve siyah noktalara karşı koruduğu, beyin kanaması, kalp ve beyin enfarktüsü gibi yaşlılık hastalıklarını önlediği" iddia edildi.

Pedal çevirirken şarj eden Nokia

Yarım saatlik bisiklet sefasıyla bir cep telefonu tamamen şarj edilebilecek.

Dünyanın en büyük cep telefonu üreticisi Nokia, gelişmekte olan ülkeleri hedefleyen ancak kanımızda hızla dünyaya yayılacak yeni şarj cihazını tanıttı.

Bisikletin jantına takılı bir dinamo ve bataryadan oluşan cihaz, 10 km/s hızla yarım saat süren bir bisiklet gezisi sırasında, giriş seviyesinde bir Nokia cep telefonunu tamamen şarj edebiliyor.

Nokia’nın basın açıklamasında bisikletin yaygın kullanıldığı gelişmekte olan ülkelerin hedeflendiği belirtiliyor. Ancak özellikle Avrupa’da da ürünün büyük rağbet göreceği tahmin ediliyor.

12 günde kekemelikten kurtuldular

Mustafa, Haşim, Buse...Yıllarca kekemelikle mücadele ettiler, aileleriyle birlikte çalmadık kapı bırakmadılar. Sonunda başardılar ve kendi deyimleriyle artık 'şiir' gibi konuşuyorlar.

Kekemelik, bazı ses, hece ve sözcüklere başlayamama, takılma, tekrarlama, duraklama ve bazen de burun kırıştırma, kafa sallama, el vurma gibi ikincil davranışların eşlik ettiği konuşmanın kesintiye uğraması olarak tanımlanıyor.

Nedeni kesin olarak bilinmeyen, erkek çocuklarda kız çocuklarından daha fazla görülen kekemelik terapisiyle ilgili tartışmalar yıllardır sürüp gidiyor. Kekemelik terapisinin bilimsel yöntemlerle yapılması gerektiğini belirten akademisyenler, konuşma merkezlerindeki terapilere sıcak bakmıyor, kısa sürede kekemeliği düzelttiğini iddia eden merkezlere şiddetle karşı çıkıyor.

Kanser oluşmadan teşhis edilebilir mi?

İngiliz bilim adamları, basit bir kan testiyle tümör oluşumundan 5 yıl önce kanserin teşhis edilerek tedaviye başlanabileceğini açıkladı.

Araştırma Prof. Dr. John Robertson yönetiminde Nottingham Üniversitesi’nde gerçekleştirildi.

Kan testi, teknik olarak bağışıklık sisteminin kanser oluşumuna verdiği ilk tepkilerin teşhisine dayanıyor.

Göğüs kanseri uzmanı Prof. Robertson, birçok hasta kaybının aslında geç teşhisten kaynaklandığını ve bu yeni buluştan önce kullanılan teşhis yöntemlerinin erken tanıya yönelik olmadığını söyledi. Robertson, ilk hedeflerinin, yeni buluşu kullanarak sigara içicilerini taramak olduğunu belirtti.

Güneşin zararlı etkilerinden korunun

Güneş ışığı, deride kanser, yaşlanma ve renk değişikliiğine neden oluyor. Güneşle ilişkileri doğru ayarlamanın yolu ise güneş koruyucu kullanmak ve bilinçli olmaktan geçiyor.

Yaz geldi, havuz ve deniz mevsimi açıldı, tatiller başladı. Kimileri bronzlaşma sevdasına karşı koyamıyor, kimileri de güneşten kaçmak için şemsiye altlarına ya da şapka ve gözlüklerin arkasına sığınıyor.

Güneşin zararlı etkilerinden korunmanın yolunun güneş koruyucu ürün kullanmak ve bilinçli olmaktan geçtiğini belirten Memorial Etiler Tıp Merkezi Dermatoloji Bölümü’nden Uz. Dr. Zerrin Baysal, cilt sağlığının korunmasında, güneş koruyucu ürünlerin önemli olduğunu belirtiyor ve şunları söylüyor:

"Güneş ışığı, faklı dalga boyları içeren bir spektruma sahiptir. Deride hasarlanma yaparak; deri kanserlerine, deri yaşlanmasına ve derideki renk değişikliklerine neden olur. Ultraviyole ışınları üçe ayrılır:

Kalp krizinde iğne ile ilkyardım olmaz

Avrupa Acil Tıp Birliği Başkan Vekili Uzman Doktor Ülkümen Rodoplu, son günlerde internet ortamında kalp krizi vakalarında, 'iğne batırarak ilkyardım yapılabileceği ve yaşam kurtarılabileceği' yönünde bilgiler yer aldığını, bunların hiçbir bilimsel dayanağı olmadığını ve insan sağlığını tehdit ettiğini kaydetti.

Dr. Rodoplu, Türkiye'de, hastalıklardan kaynaklanan ölümlerin yüzde 45'ine kalp ve damar hastalıklarının sebep olduğunu söyledi. Kalp ve damar hastalıklarında risk faktörlerinin başında yaşın geldiğini, kadınlarda 65, erkeklerde ise 45 yaşın üzerindekilerde riskin arttığını anlatan Dr. Ülkümen Rodoplu, "Kalp hastalıkları erkeklerde kadınlara göre daha sık görülmektedir.

Sosyal güvencesi bulunmayan bağımlılar tedavi olamıyor

Türkiye'de madde bağımlılığı tedavisi için 20 AMATEM hizmet veriyor. AMATEM'ler sosyal güvenceli hastalara ücretsiz bakarken, bu imkânı olmayan hastalardan para alıyor. Hastanın ya yeşil kart için başvurması ya da polise kendini ihbar ederek denetimli serbestlikten yararlanması gerekecek. Bu da tedavilerin aksamasına sebep oluyor.

İstanbul'da yaşayan madde bağımlısı B.A., kendi iradesi ile İstanbul Alkol Madde Bağımlılığı Araştırma Tedavi ve Eğitim Merkezi'ne (AMATEM) gittiğinde sosyal güvencesi olmadığı için ilk muayeneyi ücretli oldu. Daha sonra ayakta tedavi edileceğini ancak mutlaka yeşil kart için başvurması istendi. "Yoksa tedaviniz ücretli devam eder." bilgisi verildi. Bunun üzerine B.A., 3-4 ay sürecek yeşil kart alımı için hiçbir şey yapmadı ve tedaviden vazgeçti. Aslında B.A., gibi yüzlerce alkol ve madde bağımlısı 'para' problemi ile karşı karşıya geldiği için tedaviyi başlamadan bitiriyor. Türkiye'de uyuşturucu kullanımı her geçen gün artarken, AMATEM'lerin sadece sosyal güvencesi olan hastalara 'ücretsiz' bakması sıkıntıyı derinleştiriyor. Bir aylık madde bağımlılığı tedavisinin masrafının 3-4 bin TL'yi bulması paralı tedaviyi iyice güçleştiriyor.

Stresle baş etmenin 25 etkili yolu

Stres, hayatımızın bir parçası oldu. Bilerek ya da bilmeyerek pek çok sorunumuzu strese bağlıyoruz.

Haksız da sayılmayız! İşin uzmanları da stresin kanserden kilo sorununa, kalp krizinden felce, gastritten kolite her şeyle ilgisi olduğunu söylüyor. Dahası taşikardi atakları, uyku sorunları, tansiyon düşme veya yükselmeleri, baş dönmeleri, kulak çınlamaları kısacası aklınıza gelen pek çok şey stresten kaynaklanabiliyor.

Sözcük anlamı itibarıyla stres, “bedeniniz veya egonuza yönelik gerçek veya var olduğu zannedilen herhangi bir tehdit”ten başka bir şey değil. Bu tehdidin sonuçları “bedensel ve ruhsal bazı belirtilere yol açıyor.

Tehditlerin sayısı her gün artıyor ve sosyoekonomik düzey yükseldikçe de çoğalıyor. ışten kovulmanız, yeni bir işe hazırlanmanız, işinizi büyütme ve geliştirmeye çalışmanız ya da iflas etmeniz, havasız, susuz, yiyeceksiz kalma korkularınız, endişeleriniz, telaşlarınız, ölümler, kayıplar, evlilik planları ya da boşanmalar aklınıza gelen her şey tehdit olarak algılanabiliyor.

Fazla mesai kalp krizi riskini arttırıyor

İngiltere`de yapılan bir araştırma, sürekli fazla mesai yapan ve günde 10-11 saat çalışan kişilerin kalp hastalığına yakalanma riskinin daha yüksek olduğunu ortaya koydu.

Avrupa Kalp Dergisi`nde (European Heart Journal) yayımlanan araştırmaya göre, bu gruptaki kişiler kalp hastalığına yakalanma risklerini yüzde 60 oranında artırıyor.

6000 kişi üzerinde yapılan araştırmada, doktorlar, sigara içme alışkanlığının yanısıra kalp hastalığı riskini artıran başka faktörler de olduğunu ortaya koydu.

Günde 3-4 saat fazla mesai yapmak da bu faktörler arasında.

Uzmanlar, bu araştırmanın dengeli bir hayat sürmenin önemine işaret ettiğini söylüyor.

İlaç takip sistemi uygulamasında vahim hata

16 Mayıs tarihinden itibaren uygulamaya konulan, ancak halen tartışmaları bitmeyen İlaç Takip Sistemi (İTS), İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü, eczaneleri, ilaç satıcılarını ve karekod optik cihazlarını satan firmaları karşı karşıya getirmişti.

Devam eden sorunu kimse üstlenmezken, en büyük sıkıntıyı hastalar çekmeye devam ediyor.

Karekod optik okuyucu üreticisi olan Opticon firmasının Türkiye Distribütörü Mobit Bilişim A.Ş., kendilerine ulaştırılan okunamayan karekod şikayetlerini araştırarak, problemin kaynağına ulaştığını duyurdu. Birçok ilaç firmasının barkodları okunurken, bazı firmaların ilaçlarına ait barkodlar ise okunamıyor, hastaların mağdur olmasına neden oluyordu.

Beyninizi genç tutan 7 öneri

Yıllar geçtikçe yaşınız ilerlese de beyninizi genç ve sağlıklı tutmak için bir şeyler yapabileceğinizi biliyor muydunuz? Bilim adamları, beynin daha iyi çalışmasını ve dinç kalmasını sağlamanın yollarını araştırdılar.

Reader's Digest dergisinde yayınlanan habere göre, işte beyninizi genç tutan yaşlanma karşıtı öneriler:

1. Hareket edin: Beyninizi sağlıklı tutmak için egzersiz yapın. Uzmanlar, aerobik egzersizin yanında ağırlık çalışmasının da işe yarayacağını söylüyorlar. Çalışmalar ise en iyi sonucun her iki egzersiz tipinin birlikte uygulanmasıyla alınabileceğini gösteriyor.

Yaşlanırken, nöron diye adlandırılan beyin hücreleriniz kendi arasındaki bağlantıyı kaybediyorlar. Bu bağlantılar ya da sinapslar düşünmek için gereklidir. Bazı araştırmalar da, aerobik egzersizin bazı zihinsel hastalıkları önleyebildiğini gösteriyor. Hatta hafızanızı eski haline getirdiği iddia ediliyor.

Baz istasyonları zararlı değil

İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Tunaya Kalkan “Baz istasyonları kaldırılsın” tepkilerini doğru bulmadıklarını ifade ederek bilimsel olarak bu konuda içlerinin rahat olduğunu söyledi. Prof.Dr. Kalkan “Bu konuda oluşan elektrofobi asıl korkulması gereken şeydir” dedi.

İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Türkiye Bilişim Derneği işbirliği ile İzmir'de düzenlenen Uluslararası Bilişim ve Hukuk Kurultayı'nda Teknoloji Bilgilendirme Platformu'nun Baz istasyonlarının Hukuki Boyutu, İnsan ve Çevre Etkileşimi konulu paneline İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Tunaya Kalkan da katıldı. Bilimsel olarak yapılan araştırmalarda baz istasyonlarının cep telefonlarına yakın olması gerektiğine dikkati çeken Prof.Dr. Kalkan, “Baz istasyonu kaldırılsın tepkilerini doğru bulmuyoruz. Bu teknoloji vazgeçilebilir bir teknoloji değil ve biz bununla yola devam edeceğiz. Bu konuda bilimsel olarak içimiz rahat” diye konuştu.

Ağrısız ameliyatsız saç ekimi

Saç ekiminde geliştirilen ameliyatsız ve ağrısız yeni yönteme, erkekler kadar kadınlar ilgi göstermeye başladı.

İzmir'deki bir güzellik ve saç ekim organizasyonunun Genel Koordinatörü Mahmut Kök, saç ekimi konusunda yakın zamana kadar ameliyatlı yöntem uygulandığını, daha sonra fue yöntemi adı altında yeni bir yöntem geliştirildiğini anlattı.

Kök, yeni yöntemin ameliyatsız ve acısız olduğunu, hastayı rahatsız etmediğini ve mükemmel sonuçlar verdiğini söyledi. Başın yan ve arka bölümünden mikro motor cihazı ile tek tek saç toplandığını ve toplanan saçların tasnif edilmesinden sonra açılan kanallara dikim yapıldığını ifade eden Kök, “Doktor tarafından yapılan saç ekiminden sonra ikinci gün muayene, kontrol ve pansuman var. Dördüncü gün saç yıkanıyor. Daha sonra hastanın merkez ve doktorla ilgisi kalıyor. 6'ncı ayın sonunda hastanın saçların normal düzeye geliyor” dedi.

Tatilde dış kulak yolu enfeksiyonlarına dikkat!

Hava sıcaklığının artmasıyla birlikte deniz ve havuz sezonu da başladı. Enfeksiyon yönünden tehdit oluşturabilecek havuz ve deniz suları size şiddetli bir kulak ağrısıyla seyreden sıkıntılı bir tatil yaşatabilir.

Enfeksiyon gelişiminde etkili olan faktörler

Genetik faktörler: Aşırı kulak kiri oluşumu, dış kulak kanalı dar veya dış kulak kanalına doğru büyümüş iyi huylu tümör varlığı, cilt problemleri (egzama, sedef hastalığı) varlığı olarak sayılabilir.

Çevresel faktörler: Isı, nem, yüzme olarak sayılabilir. Kulağın Ph’i 4-5 civarındadır. Sayılan faktörler Ph’de değişikliğe yol açarak enfeksiyona eğilim yaratır.

Depresyon bunama riskini arttırıyor

Depresyonun bunama riskini iki kat artırabileceği bildirildi. American Journal of Neurology dergisinde yayınlanan iki araştırmada, bir kişinin depresyon geçirmesinin, o kişinin demansa yakalanma (bunama) olasılığının daha fazla olduğu anlamına geldiği belirtildi.

Ancak bilimadamları, bu iki hastalık arasında bağlantı olsa da doğrudan bir ilişkiden sözedilemeyeceğini vurguladılar.

Massachusetts Üniversitesi'nden Dr. Jane Saczynski tarafından yapılan ilk araştırmada, 949 yaşlı 17 yıl boyunca takip edildi ve bu zaman zarfında bu kişilerden 164'ü bunamaya yakalandı. Depresyon geçirenlerin yüzde 22'sinde bunama da görüldüğü, bunayanların yüzde 17'sinin ise daha önce depresyon geçirmediği belirlendi.